Günün Mesajı

20/11/2017 - EN ÖNEMLİ GÖREVİMİZ

Sünnetli olup olmamak önemli değildir. Önemli olan, Tanrı'nın buyruklarını yerine getirmektir.

1. Korintliler 7:19

Yapabileceğimiz en önemli şeylerden biri buyrukları yerine getirmektir. Rab’be olan sevgisini bu şekilde gösterenler hem İsa hem Baba tarafından sevilirler (Yuhanna 14:21). Rab’bin buyruklarını yerine getirmediğimizde Rab’be hor görmüş oluruz ve düşmana bağlanmış oluruz. Yüce Rab’bin buyrukları hem bizim hem komşumuzun hayatında Tanrısal planı gerçekleştirmek içindir. Bu yüzden Rab’bin sözünü sadakatle uygulamaktan daha bilgece bir şey yoktur.

 

Sünnet Rab ile insan arasında bir antlaşma olarak getirilmişti. İbrahim’in Hacer’den olan oğlu İsmail’i de, evinde doğan uşakları da, paralı uşaklarını da sünnet ettirmiş olması önemli bir detaydır (Yaratılış 17:23). İbrahim’e göre Rab ile antlaşması olmayan kimse evinde yaşamamalıydı.

 

Musa’nın hayatında Rab’bin onu neredeyse öldüreceği bir olay olmuştu. Sippora, Rab’bin hizmetkarı olan karısı kocasının kaygı verici durumunu görünce oğlunu sünnet etti ve derisini Musa’nın ayaklarına sürdü. O zaman Rab Musa’nın yaşamasına izin verdi (Mısır’dan Çıkış 4:24-26).

 

Sünnet Eski Antlaşma’da fizikseldir ve sadece erkeğin üreme organıyla ilgilidir. Bugün ise gerçek sünnet suda vaftiz olduğumuz sırada Rab tarafından hem erkeklerin hem kadınların yüreklerini işaretleyen sembolik bir şeydir. Rab’bin sahibimiz olduğunun işaretidir. Eskiden fiziksel sünnet bir insanın Yahudi olduğunu gösterdiği gibi, bugün de yüreklerimizdeki sünnet ruhsal dünyada Rab’bin halkına ait olduğumuzu gösterir.

 

Bu çok önemli bir konudur ama Pavlus sünnetli olmanın ya da olmamanın, Rab’bin buyruklarını yerine getirme görevimizle kıyaslandığında hiçbir öneme sahip olmadığını söylemiştir. Bu buyruklar hem Kutsal Kitap’ta kayıtlı olan buyruklar, hem de Rab’bin yüreklerimize söylediği kişisel buyruklardır. Babamızı hoşnut etmek için bu buyrukları yerine getirmeliyiz!

 

Yüce Rab’bin buyruklarını yerine getirmemek onun bizim için pek de önemli olmadığını gösterir. Sadece ağzımızla Rab’bi onurlandırmak kolaydır ama bu tür bir onurlandırma Rab tarafından kabul görmez. Rab peygamber Malaki aracılığıyla oğulun babasını, hizmetkarın da Rab’bi onurlandırdığını söylemiştir. Eğer o Babamızsa, onu onurlandırmayacak mıyız? Eğer o Rab ise, ona borçlu olduğumuz saygı nerede? (Malaki 1:6).

 

Bir sonraki sefer ayartıldığınız zaman kendinize şu soruları sorun: Rab’bin yasakladığını yapmak doğru mu? Yasak olanı yaparsam bu Rab’bi onurlandırmadığım ve onu saymadığım anlamına gelmez mi? Düşünün kardeşlerim!

 

İsa’nın sevgisiyle,

 

Doktor Soares